Hastalandınız..
Baktınız ki olacak gibi değil; soluğu bir hastanede aldınız..
Kolunuzu kaldırmaya haliniz yok; doktor, in,soyun,röntgen,giyin, tahlil,çık, işkence.
Neyse, önemli bir şey değilmiş, öyle dedi doktorunuz, içiniz rahatladı.
Kaşe, mühür, imza.. Ve nihayet: Derdinizin dermanı reçeteniz elinizde!
Bir an önce evinize gidip dinlenme telaşı içinde, attınız kendinizi en yakın eczaneye,.
Beş on dakika sonra tumba yatak diye sevinmektesiniz, ama çok yanılmaktasınız; kader ağlarını sizin için inceden inceye örmekte...
Eczanedeki işiniz, düşündüğünüz gibi kısacık bir soluklanma değil, nefes nefese kalacağınız, başarıyla tamamlaması sağlıklı insandan bile beklenmeyecek, adrenalin yüklü bir maceradır.
Ve bu macera aşağı yukarı şöyle yaşanır:
Hoş geldiniz, geçmiş olsun!
Teşekkürler..Şu ilaçları alacaktım.
Tabi. Yalnız sormam gerek, aynısı mı, olsun benzerleri mi?
Nasıl yani?
Eğer reçetedeki ilaçların aynısını alırsanız, devlet tamamını ödemez; o ilacın en ucuzuyla, reçetedeki ilacın arasındaki farkı size ödetir.
Peki, öderim,ama biraz çabuk
Üzgünüm, biraz zaman alacak; ilaçlarınıza internet üzerinden provizyon almalıyım.
Tamam bekliyorum.
Birkaç dakika içerisinde SGK sitesine hasta bilgileri girilir; provizyon ekrandadır. Eczacınız ekranda gördükleri doğrultusunda sizi bilgilendirmeye devam eder:
Reçetenizdeki iki ilacı devlet ödemiyor; paranızla alacaksınız. Ayrıca özel hastaneye gittiğiniz için 3 TL muayene ücreti ödeyeceksiniz.
Nasıl yani? Devletin ödediği ilacın farkını ödüyorum; ödemediği ilacın tamamını ödüyorum. Biraz önce zaten hastaneye 20 lira ödedim. Bir de tahlil röntgen farkı dediler, 50 lira da öyle bayıldım. Şimdi bir de 3 lira mı çıktı?
Çok haklısınız ama kötü haberi daha söylemedim. Ekranda gördüğüm kadarıyla, geçen sene tam beş defa devlet hastanesine ve özel hastanelere gittiğiniz için ayrıca 52 TL daha muayene ücreti ödeyeceksiniz.
Eczacı hanım, sabrım tükeniyor. Bırakın ekranı, ben bu reçetemdeki ilaçları paramla alırsam ne öderim?
Reçetedeki ilaçlar için sadece 22 lira. Fakat her hangi bir gün tekrar hastalanır ve ilaç almak zorunda kalırsanız, az önce saydığım ücretlerin hepsini ödemek zorunda kalırsınız. Bu ekrandaki kayıtlar peşinizden geliyor.
Al kardeşim, bu kredi kartım. Ne kadar istiyorlarsa çek. Hatta otopark parası da çek; az önce hastanenin önüne arabamı park etmiştim. Şimdi bunlar bunu da ekrana yazarlar; gelecek sefer eczanede rezil olmayayım. Ver ilaçlarımı da bir an önce, yoksa ben burada kalp krizi geçirip hastane mastane bir daha çekemem. Hatta bana bir tane de kuvvetli sinir ilacı ver. Bir daha hasta olursam, olur da hastaneye gidersem, gider de eczaneye gelirsem…
Diye söylenerek hışımla eczaneden çıkarsınız.
Bu sırada eczacı da arkanızdan seslenmektedir:
Beyefendi, beyefendi bir dakika! Ama ben ilacınızı tarif etmedim daha.
İşte böyle Sevgili Okur, her gün, eczanemde, hastalarıma yeni düzenlemeleri, yeni düzenlemelerin düzenlemelerini anlatmaya çalışırken, asıl yapmam gereken şeyi, ilaçları nasıl kullanılacağının tarifini gerektiği gibi yapamıyorum.
Mesleğimde her şey o kadar sık değiştiriliyor ki, işimi yapamamanın üzüntüsünü dahi gerektiği gibi yaşayamadan bir sonraki hastama koşuyorum.
Anlatamadıklarımı, gece yarıları oturup sizler için yazıyorum.
Sağlıkla kalın..
10 Aralık 2009 Perşembe
Yazmayıp ne yapayım?
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder