7 Aralık 2009 Pazartesi

Domuz gribi bahane, 'antibiyotik’ten konuşmak şahane

Yazı ve yaz hastalıklarını yavaş yavaş geride bırakıyor, bir ısınan bir serinleyen, bize ne giyeceğimizi şaşırtan, yeni virüslerle dolu yeni bir mevsimin hava sahasına giriyoruz.

Girer girmez de, en popüler virüsümüz H1N1’le, diğer adıyla, Domuz Gribi’yle burun buruna geliyoruz..

Bu güne dek binlerce hastalık, ilaç, aşı ve mama için spekülasyon yapıldı. Ancak, kuşkusuz en popüleri, Domuz Gribi oldu ve çözümün ne olabileceği tartışmaları gündemin ilk sıralarında yer alıyor.

Gazete ve ekranlarda bu illetin aşısıyla, ilacıyla ilgili gürültü ve karmaşa sürüp gidiyor.

İzleyici ve okur da bu toz duman, bu kafa karışıklığı arasında panikleyerek, kendine en iyi geldiğini kendince test edip onaylamış olduğu antibiyotiklerin peşine düşüyor. Eczanemde her gün artan sayıda insanda bunu görüyor ve aksi için mücadele ediyorum.

Kendisine “tedbir amaçlı ön antibiyotik tedavi uygulayan” hasta adayına elimden, dilimden geldiğince anlatıyorum: Koyun, keçi, tavuk, devekuşu, domuz.. fark etmez. Adı her ne olursa olsun, grip viral bir hastalıktır. Çok kolay bulaşır. Tedbiri ayrı bir konu, tedavisinin en iyi yolu yatak istirahatıdır.

Viral, yani virüsle bulaşan hastalıklarda, en sık yapılan hata antibiyotik kullanmaktır.

İşte Sevgili Okur, bu günkü konumuz da antibiyotiklerin doğru ve yanlış kullanımıdır.

Hasta ve hasta adaylarıma her gün saatler boyunca kan ter içinde anlatmaya çalıştıklarımdan sizleri eksik bırakmak istemem.

Antibiyotikler, tüm ilaçlar gibi, asla rastgele kullanılmamalıdır. Mutlaka doktor tavsiyesi ile ve düzenli saat aralıklarıyla alınmalıdır. Yeterli dozda ve düzenli olarak alınmazsa, hem enfeksiyon tedavi edilmez hem de yok etmeye çalıştığımız mikroorganizma o antibiotiğe karşı direnç kazanır.

Doz aralıkları o antibiotiğin kan serumundaki yarılanma ömrüne göre ayarlanır. Yani amaç ilacın aynı etkin konsantrasyonda kalmasını ve mikroorganizmanın ölümünü sağlamaktır.

Bazı antibiyotikler yiyecekle birlikte alınır; burada amaç, bulantı, mide rahatsızlığı gibi istenmeyen etkileri azaltmaktır. Ancak azitromisin, tetrasiklin gibi madde içerenler ise aç karınla kullanılır. Zira bu gruplar süt, peynir gibi kalsiyum içeren gıdalar ve antiasitlerle beraber alındığında bileşik oluşturarak vücuttan atılır. Dolayısıyla istenen etki oluşmaz.

Aç karınla ilaç kullanmak ne demektir?

Öncelikle, “Aç karın, hiç yemek yememiş insanın karnıdır” ezberimizi bozalım.

İlaç kullanımında “aç karın” bir zaman aralığını tanımlamak için kullanılır ve “yemekten en az bir saat önce ya da iki saat sonraki zaman dilimidir”.

Bir örnekleme yapacak olursak: 24 saatte bir kez aç karınla kullanılan azitromisin etken maddeli ilaç, kahvaltıdan iki saat sonra, öğlen yemeğinizden de bir saat önce kullanılmalıdır. Ve elbette düzenli olarak her gün aynı saatte. Ve “ben artık kendimi iyi hissediyorum, fazladan ilaç kullanmayayım” demeksizin, verilen ilacın tamamı bitene kadar.

Ülkemizdeki bilinçsiz antibiyotik kullanımı, vücudumuz için zararlı olan mikroorganizmalara direnç kazandırarak, istenmeyen pek çok soruna yol açmaktadır. Bu sorunların en önemlilerinden biri, daha az yan etkili antibiyotik kullanılarak bir hastalık tedavi edilebilecekken, geniş spektrumlu, fazla yan etkileri olan antibiyotik kullanılması zorunlu hale gelmiştir. Doğal olarak bu durum da beraberindeki beklenmedik diğer etkiler nedeniyle vücudun savunma sisteminde yeni açıklar oluşturmaktadır. Yanı sıra, ilaç harcamalarındaki artış sonucu bireysel ve ulusal bütçemiz de zarar görmektedir.

Antibiyotik kullanımında çok sık yapılan diğer bir hata ise; herhangi bir antibiotiğin vücuttaki tüm enfeksiyonlara iyi geldiği inancıdır. Oysa bir diş apsesinde ya da boğaz enfeksiyonunda veya bir idrar yolu enfeksiyonunda kullanılacak ilaçlar ve dozları elbette farklıdır.

En pahalı antibiyotik en iyisi değildir.

En yüksek dozda antibiyotik kullanmak en etkin tedavi değildir. Sizi o gün ayağa kaldırabilir ama vücudunuza verdiği zarar bir müddet sonra ortaya çıkacaktır.

Kullanırken çok dikkatli olmak gerektiğini zaten adı da anlatmıyor mu? Adı:Antibiyotik!

Anti-biotik, yani canlıya karşı; vücuttaki zararlı canlıya karşı görev yapıyor. İyi de, bu görevli, vücuttaki zararlı bakterileri öldürürken iyileri de yok eder. Ağız, barsak, mide florasını değiştirir, bağışıklık sistemini bozar.

Kullanımında ne denli dikkat gerektiğinin altını çizebilmek adına, İngiltere uygulamasını aktarayım: İngiltere’de azitromisin grubu antibiyotikler iki yaşın altında asla reçetelenemez. On sekiz yaş altında ise doktor heyeti raporuyla kullanılabilir. Bilmem, anlatabiliyor muyum?

Lütfen antibiyotik kullanırken doktorunuza ve eczacınıza danışın. İlacınızın hangi etken maddeyi barındırdığını bilmek, vücudunuzun neresi için ve nasıl kullanılacağının yol haritasını belirleyen en önemli unsurdur. İlacınızın adından çok kimyasal içeriği önemlidir.

Yetkin sağlık insanlarının gerekli gördüğü hallerde de lütfen doğru ilacı, doğru saatte, doğru koşulda, doğru dozda ve doğru süre boyunca kullanın.

Sağlıkla kalın..

Dip Not: İlaç ismi vermek yerine, tüm ilaç isimlerini kapsayacak şekilde azitromisin, tetrasiklin maddesi içeren antibiyotikler gibi genellemeler yaptığımı ve bu tarzı tüm yazılarımda kullanacağımı, detay ve özel açıklamalara e-mail adresime göndereceğiniz mesajlara vereceğim cevaplarda yer vereceğimi, tekrar hatırlatırım

0 yorum:

Yorum Gönder