22 Aralık 2009 Salı

Bitkilerle gelen sağlıksızlık

Bitkilerle tedavi, günümüzde de bilimsel tıpta yaygın olarak kullanılır. Bugün eczanelerde satılan ilaçların büyük bir bölümü, tıbbi bitkilerin etken maddelerinden hazırlanmaktadır.

Hamamelis ekstreleri,valerian tentürleri,at kestanesi, papatya, sinameki, digitoksin akla ilk gelenleridir. Almanya’da fitoterapi ürünleri eczanelerin satışlarının yüzde 40'ını oluşturmaktadır ve hekim reçetelerinde yer alır.

Artık hemen her gazetede, internet sayfasında ya da televizyolardaki sağlık programlarında gün geçmiyor ki bitkilerle yapılan mucize tedavilerden bahsedilmesin. Hasta olmayagörün, bu konuda herkesin dağarcığında bir reçete var. Komşunuz, anneanneniz, arkadaşınız, dolmuşta yanınızda oturan yolcu... Hemen hepsinin reçeteleri dudaklarından dökülüverir.

Evlerde hazırlanan ıhlamur, zencefil, nane-limon, ada çayı bilinen en basit tedavi metodları değil midir?

Bitkilerle haşır neşir olurken, her birinin aynı zamanda bir zehir olabileceği, duygularımızı en hassas yerinden vuracak sağlık şarlatanları nedeniyle sağlığımızı tehdit edebileceği ne yazık ki medya da dahi göz ardı edilmektedir.

Günde 20 bin lira kazanan şarlatan doktor

Bundan 2 yıl önce Sağlık Müdürlüğü ve Eczacı Odası denetmenleriyle birlikte bir hekimin ofisine baskın yapmıştık. Baskından bir gün önce elimizde, içimizden bir arkadaşımızın yeni çekilmiş, hiçbir hastalığı olmayan rontgeniyle, aynı hekimin yolunu tuttuk. Hekim rontgene şöyle bir bakıp, hastanın akciğer kanseri olduğunu, kendisinin bunu iyileştirebileceğini söylemiş ve bize birkaç paket ot karışımıyla içinde ne olduğu belirsiz bazı sıvıları 600 TL karşılığı satmaya kalkmıştı.


Sonra ne oldu?
Baskında otlara ve sıvılara el koyduk, günlük hesap tuttuğu defterlere de... Günlük kazancı yaklaşık 20 bin lira idi, bizim kestiğimiz ceza ise 180 lira! Aynı hekimin şimdi internet üzerinden satış yaptığını hayretler içinde seyrediyoruz.

Tedavi değeri olan her tıbbi bitkinin toplama yeri, zamanı, bitkinin kurutulması, içerdiği etken madde miktarı, saklanması, kullanılacağı bölümünün (örneğin kökü, yaprağı, tohumu) belirlenmesi uzmanlık gerektirir.

Satılan bitkilerde bulunan bakteri, dışkı ve zehirler

İ.Ü Eczacılık Fakültesi tarafından yapılan bir araştırmada, aktarlarda satılan otlardan örnekler alınmış, tıbbi papatya olarak satılanın tıbbi papatya olmadığı, tüm bitkilerin arasında pek çok bakterinin, aflatoksinin, böcek artıklarının ve dışkılarının bulunduğu belirlenmiştir.

Türkiye'nin bitkileri Türkiye'ye nasıl satılıyor?

Türkiye’ nin tıbbi bitki florası hiç tartışmasız mükemmeldir. Bu şahane floranın hazinesi yabancı ülkeler tarafından talan edilmekte, bitkiler ham halleriyle, yok pahasına ihraç edilip, temizlenip, etken maddeleri ayarlanıp, şişelenmiş olarak, üstelik avuç avuç döviz ödeyerek ithal edilmektedir.

En çarpıcı örneklerden birisi deve dikenidir. Etken maddesi “silmarin” olan bu bitkinin dünyaca en makbulü Adana-Mersin arasında yetişir ki, şu anda bölgede sanayileşme çok yoğun olduğundan flora tahrip olmuştur. Bu maddeyi içeren “Mılk Thıstle” ise eczanelerimizde ithal ürün olarak, alkolün karaciğer üzerindeki olumsuz etkilerini yok etme özelliğiyle şişesi yaklaşık 40 TL'ye satılır.

Kuru nanede kuma, bitki çayında hareket edenlere bakın!

Siz siz olun, kullandığınız ya da kullanacağınız tüm bitkileri mercekten geçirin, hazır aldığınız kuru naneyi bir bardak suda ıslatın ve bardağın dibine çöken kumu seyredin...
Aldığınız bitki çaylarının önce bir poşetini ziyan edin, bir beyaz kağıdın üzerine dökün, hareket eden bir şeyler var mı izleyin.
Kimyonunuzu, karabiberinizi tane alın, yıkayın, kavurun ve öğütün.

Benden söylemesi, bitkiler aleminde her söylenene inanmayın, üç kuruşa insanların duygularını sömürerek en onulmaz hastalıklardan dahi kurtaracaklarını vaat eden sağlık tacirlerine asla kanmayın ve lütfen mutlaka bir uzmana danışın.
Sağlıkla kalın...

0 yorum:

Yorum Gönder