9 Ocak 2010 Cumartesi

Yangın var!..

Hükümet en çok oyu sağlık politikaları üzerinden aldı. Ancak, uyguladıkları sağlıkta dönüşüm projesi, sağlığın özelleştirilmesiyle birlikte, harcamalarda karşılanamaz artışları da beraberinde getirdi. Artan harcamaların üstesinden gelemeyen hükümet, bunun faturasını gözünü kırpmadan halka, hekime ve eczacıya kesti.

Ekim 2009’dan bu yana vatandaş muayene ücreti ödemeye mecbur edildi. Eczacı hiçbir kazancı olmayan, aksine halkla karşı karşıya gelerek maddi manevi zarara uğratan bu işe bedava memur olarak tayin edildi. Bununla da yetinilmeyip, bir yıldır gidilen tüm sağlık kurumlarının muayene ücretleri geriye dönük olarak vatandaştan tahsil edilmeye başlandı.

Ayrıca orijinal ve muadil ilaç arasındaki fiyat farkını da vatandaştan alan hükümet, emeklinin üç kuruşluk maaşına da göz dikti: Dün eczaneme gelen emekli karı kocanın ilaç farkı ve muayene ücretleri toplamı 70 lira idi. Bunu bir de şöyle düşünün: Kronik hastalığı olanların, dializ veya kanser hastalarının, haftada iki veya üç kez üniversite hastanelerine gittiklerinde sadece muayene ücreti ayda 96 TL tutar ve bu ücreti ödemeden de ilaçları alamazlar!

Hükümet, ilaç alım satım koşullarını değiştirmek için ikide bir genelge yayınlayıp, ertesi gün uygulanamazlığını görüp, başka bir yeni genelge yayınlar, ya da uygulanmasını ileri bir tarihe öteler hale geldi.

Örneğin, bir genelgeyle, tansiyon ilaçlarının büyük bir bölümünün sadece kardiyologlar tarafından yazılabileceği bildirildi. Bir gecede alınan bu kararın uygulamasını bir düşünün.. Bulunduğunuz yerde kaç tane kardiyolog var? Var olan kardiyologların kaç tanesi iki aydan önceye randevu verebiliyor? Bu doktorlar şimdi reçete mi yazacaklar, hasta mı muayene edecekler? Bu kaosun sonucu sizce ne oldu? Söyleyeyim: genelge ertesi gün durduruldu.

Son genelge, sağlıkta tasarruf paketi olarak açıklanıyor. 660 milyon liralık bu paketi taşımak, her zamanki gibi yine eczacılara ve halka düşüyor.

Güncel soruyu tahmin etmek hiç de zor değil: Bu paket nedir ve eczacılar bu pakete karşı mıdır?

Biz eczacılar hem ucuz hem de yerli ilacı her zaman savunduk. İyi de, savunmak demek, bu konudaki her uygulamaya düşünmeden, eleştirmeden, zararları ortaya konulmadan balıklama atlamak mıdır? Üç yıl öncesine kadar 90 liraya satılan ilaç bugün 10 liraya satılıyor! Demek ki üretici hala kar edebiliyor. Peki, hükümet neden bunun hesabını sormuyor da, stoklarımızdaki pahalı alınmış ilacın satışına geçiş süreci tanımadan, bir gecede eczanelerin rafındaki zarar paraya el koyuyor?

Uygulamanın yaratacağı zarar için tepki konulunca da “İlaçların fiyatları düşüyor diye eczacılar boykot yapıyor” diyor hükümet yetkilileri. Her grev ve boykot yapan iş koluna yaptıkları gibi, bu kez de biz eczacıları halkla karşı karşıya getiriyorlar. Eminim bir kez daha yandaş medya kamera ve mikrofonu kapıp sokaklara dökülecek, halkın arasında konumlanmış kişilere soracağı çanak sorularla hükümete yarayacak yorumları yapacaktır.

Bu kargaşada dikkatten kaçmaması gereken asıl mesele, hükümetin öncelikle halkın satın aldığı ilacın fiyatını değil, kendi satın aldığı ilacın fiyatını düşürmeye çalışmasıdır. İskonto oranının %11’den %25’e çıkmasını, eczacının kazancına göz dikmekten başka nasıl açıklayabiliriz?

Kuruma bağlı bir vatandaşımızın örneğin 10 lira etiketle eczaneden satın aldığı bir ilaç için eczacı devlete 8 lira fatura keser. Devlet son genelgeyle eczacıdan 8 liraya satın aldığı ilacı, yarından itibaren 4 liraya alacağını ilan etti. Oysa bu ilacı eczacı 7 liradan alarak rafına yerleştirdi. 7 liraya alınan ilacın 4 liradan satılması isteniyor! Burada neye yanalım? Eczacının elinde bulunan ilaçların her birinden edeceği 4 liralık zarara mı; gittikçe düşen karla eczanesini çekip çeviremez duruma geleceğine mi?

Devletimiz bizim cebimizden tasarruf tedbirleri alacağına, bu 10 liralık ilacı 35 yıldır 60 liraya satan ilaç tekellerinin aktörlerini ve onların yolsuzluklarını sorgulasın. Aynı ilaç tekellerinin ödediği gezi masraflarını sorgulasın.

Bizlere “Eczanenizi boykot amaçlı kapatırsanız ilacı marketlere sokarız” diye aba altından sopa gösterenler, ilaç pazarına göz diken, sağlığı sadece parasal kazanca endeksleyen, çikletle ilacı aynı rafa koymaya zaten yıllardır hazırlanan holdinglere nasıl göz kırptıklarını anlatsınlar.

İlaç fiyatları düşsün; düşsün ama vatandaşın cebinden daha fazla para çıkmasın.İlaç üreticileri elimizdeki pahalı satın alınmış ilaçlardaki zararımızı karşılasınlar.

İlaç fiyatları düşsün; düşsün ama bu iş kazanç yüzdelerimizi, Türkiye’deki 25.000 eczanenin 15.000’ini kapattıracak kadar düşürerek olmasın.

Eczacılarına her aklına estiğinde bir genelge çıkaranlar, isterlerse bunları da sağlarlar.

Üreticiler yıllardır bu ülkede fahiş fiyatla ilaç sattılar. Yabancı sermaye bütün yerli ilaç fabrikalarımızı yok pahasına satın aldı. Üretici kazancına serbest piyasa kuralları denerek hiç dokunulmazken, eczacı kazancıyla her fırsatta oynandı.

Bu hükümet, işine gelen her uygulamanın yolunu açmak için, Avrupa Birliği söylemini kullandı. Toplumun ilerleme ve gelişme özlemlerinin bir sembolü olan AB’yi hep işine geldiği kadar kullandı. İşte şimdi tam da AB zamanı: Haydi dönüp bakalım bir kez daha AB’ye ve bu sorunu nasıl çözdüklerini irdeleyelim. Acaba onlar ne yapıyorlar da üç günde bir ortalık yangın yeri olmuyor ve eczacı itfaiye erliği değil de gerçek görevini yapabiliyor?

Örneğin, Fransa, kutu ilaç başına 0.53 euro ödüyor eczacısına. İngiltere 90 peni ödüyor. Hollanda, Almanya, Avusturya kutu başına değil, reçete başına ödeme yapıyor. Hollanda 6.10 euro, Almanya 8.3 euro ve Avusturya 4.8 euro ödüyor her bir reçete için.

İşte size çözüm yolunda atılacak bir adım saygıdeğer genelgeciler: Ödeyin hizmet bedelimizi; verin eczacılık meslek hakkımızı; siz de kurtulun biz de kurtulalım! Artık ilacın fiyatını mı indirirsiniz, muadil ilaç uygulaması mı yaparsınız, hastadan muayene ücreti mi talep edersiniz, emekli maaşlarını ilaç üzerinden kasanıza geri mi koyarsınız; sizin bileceğiniz iş. Ivır zıvırla uğraşmak yerine, biz de işimizi yaparız: İlacı anlatırız, sağlıklı kullanımını açıklarız, hastamızı takip ederiz, mesleki bilgimizi arttırırız. Eyleme, boykota değil, vatandaşa daha fazla nasıl yardımcı olacağımıza harcarız enerjimizi. Siz de bizler için hazırlayacağınız seri genelgelerden tasarrufla sağlık bütçesini denklersiniz.

Söz bitti; gösteri zamanı.Perşembe günü anahtarlarımızı SGK na teslim ediyoruz. Cuma günü eczanelerimizi kapatıp, sizlere yangını göstermek istiyoruz.

Yangın var! Eczaneler yanıyor! 25 yıldır hizmetimi esirgemediklerim, itfaiye eri eczacınıza sahip çıkın.

Sağlıkla kalın.

0 yorum:

Yorum Gönder