15 Ocak 2010 Cuma

İLAÇ Kişiye Özel mi?

Bilgisayarınızın karşısına geçin. İnternet arama motorunuzu açın; diyelim ki bu Google olsun. Aranacak şey satırına “kişiye özel” yazın ve enter’a basın. Ne kadar çok sonuç aldınız değil mi? Beş milyon üç yüz altmış bin sonuç! Bu kadar başlık ve bu başlıklar altındaki bilgiye hizmet veren site var: Kişiye özel hediye, çikolata, gömlek, takvim, kitap, diyet, plaka.. ne ararsanız var.

Hizmet varsa, elbette bu hizmeti isteyen de var. Her şeyin tekdüzeleştiği, birbirine benzediği günümüzde, insanlar refleks olarak kendilerini ayrıştırmak, farklılaştırmak istiyorlar belli ki.. Marka merakının altında da bunu bulabiliriz. Yeme ve eğlenme yerlerinin ömürlerinin kısalığı ve yenilenme sıklığı da sanırım bunu anlatır.

Araba, sadece bir ulaşım aracı olsaydı, bu kadar marka ve model olabilir miydi?

Peki, bu denli ‘kişiye özel’ meraklısıyken, en önemli konuda, kişi’yi oluşturan ana malzeme olan vücut sağlığımız konusunda da bu duyarlılığımız var mı?

Biraz daha netleşirsek, vücut sağlığımızın da ana malzemesi olan ‘ilaç kullanımı’ konusunda da son derece hassas mıyız; ‘kişiye özel’ miyiz?

Her gün milyonlarca insanın kullandığı aynı ilacın, her bir insan için özel etkileri olduğunu biliyor muyuz? Başucu ilacımız diyebileceğimiz aspirin’in bile her kişi için ayrı etkisinin farkında mıyız?

Kalp ve damar hastalarının çok yakından bildiği, sıklıkla kullandığı bir ilaç vardır; Coumodin. Bu ilaç iki tarafı keskin bir bıçak gibidir: Dozu az alırsanız; kanınızın akışkanlığı azalır, damarlarınızda koyulaşır, sonucunda damarlarınız tıkanır. Aksine, dozu fazla aldığınızda da kanınız çok sulanır; bu durum da oldukça tehlikelidir, çünkü istenmeyen ve durdurulamayan kanamalara yol açar. İlaç kullanımınız hakkında bilgilendirme yapmadan geçireceğiniz en ufak bir cerrahi operasyonda dahi hayatınız tehlikeye girer. Bu nedenlerden dolayı bu ilacı kullanan hastaların belli aralıklarla kan pıhtılaşma seviyesine baktırmaları gerekir. Çok önemli bir başka konu da, bu ilacın pek çok ilaçla, örneğin, aspirin ve doğum kontrol ilaçları gibi diğer ilaçlarla etkileşime girerek etkinliğini arttırması veya azaltmasıdır.

Coumodin dediğimiz bu ilaç o kadar kişiye özeldir ki, internette çok ciddi bir sitesi kurulmuştur. Diyelim ki kalp hastasısınız, sitedeki forma bilgilerinizi girersiniz: Cinsiyetiniz, sigara içip içmediğiniz, kullandığınız diğer ilaçlar önünüze açılan ekranda sorgulandıktan sonra gen şifreniz dahi istenir. Sonuçta, size uygun doz belirlenir.

Yukarıda basit iki örnekle anlatmaya çalıştığım ciddi konu şudur: Eğer boşuna avuç avuç ilaç yutmak istemiyorsanız, tedavinizde kaş yapayım derken göz çıkarmak istemiyorsanız, bağışıklık sisteminizi yıkmak istemiyorsanız, ilaç kullanımında genel ve özel doğrulara uymak zorundasınız!

Genel doğrular bellidir: İlacı komşu tavsiyesiyle değil doktor muayenesiyle ve eczanenizden alacaksınız; saatinde ve aksatmadan kullanacaksınız; ‘iyileştim’ varsayımıyla ilacı kesmeyecek ve tamamen bitene dek kullanacaksınız; ‘aç karın-tok karın’ kavramlarını bileceksiniz.

İlaç kullanımında ‘özel doğru’ nedir, derseniz, ilacın ‘kişiye özel’ kullanımıdır derim. Her bir kişinin hastalık ve ilaç geçmişi kendine özeldir. Ailenin ve kalıtımın etkileri ilacı kişiden kişiye farklı kılar. Ahmet Bey’in ailesi sebze ağırlıklı besleniyordur; spor alışkanlıkları vardır; tütün kullanmıyorlardır; alkol tüketmiyorlardır; stres azdır; meyve çoktur; kalıtımsal damar sertliği, kalp ve şeker mirasları yoktur. Mehmet Bey’in ailesi hamurcudur; bakkala bile arabayla giderler; alkol, tütün, meyve yoktur ama et tüketimi çoktur; kalıtımsal şeker vakaları vardır. Ahmet ve Mehmet Bey’lerin hastalık teşhisleri ve kullandıkları ilaç birebir aynı da olsa, vücutlarının vereceği tepkiler farklıdır ve tam anlamıyla ‘kişiye özel’ dir. Üstelik bu ilacın yanında kullandıkları diğer ilaçlar da varsa, ki mutlaka vardır ve sayıları beşten az değildir, ilaçların birbirleriyle etkileşimleri ve tedaviye katkıları farklıdır.

Söz konusu farklılığın temelinde DNA yapıları yer almaktadır. Bilim dünyası antibiotiklerin keşfinden sonraki en önemli buluşun DNA şifrelerinin çözülmesi olduğu konusunda hemfikir. Çıkarılan gen haritası sayesinde, çok yakın bir gelecekte kalp, kanser, şeker, parkinson, alzheimer gibi hastalıkların tedavisinde çok önemli adımlar atılacak ve ‘ilaçların kişiye özel kullanımı’ ile, yaşam kalitesi yükselecektir.

Her insanda bulunan yaklaşık elli trilyon hücrenin çekirdeğinde insanın fiziksel ve sağlık durumunu belirleyen kromozomlar vardır. Kromozomlarda da dizilişleri insandan insana, ırktan ırka farklı olan DNA’lar bulunur. Bu diziliş sırasına, genetik şifre adı verilir.

Genetik şifrelerin çözülmesiyle elde edilen ‘kişiye özel’ yaklaşımlarla, günümüzde ilaç dozları çok daha iyi ayarlanmaya başlanmış ve hastalarda ilacın yan etkilerini ve birbirleriyle olumsuz etkileşimlerini en aza indirmek mümkün olmuştur.

Doğru teşhis, doğru ilaç kadar, ilacın dozunu ve diğer ilaçlarla etkileşimini doğru ayarlamak da çok önemlidir. Bu da reçeteleriniz; hastalık özgeçmişiniz; aile yapınız, varsa kalıtımsal miraslarınız ve yakında elde edebileceğiniz gen haritanızla ilgilidir..

Bu konuları kendileriyle sürekli paylaştığım hastalarım artık tüm verileriyle başvuruyorlar; bilgi formlarını dolduruyorlar; ben de mesleğimin sanatını uygulama mutluluğuna eriyorum: Onlara, “kişiye özel” olarak hangi ilacı hangi koşullarda kullanırlarsa “gerçekten” iyileşeceklerini anlatıyorum. İlaçların her birini hangi diğeriyle, tam da hangi saate, hangi koşulda almaları gerektiğinin çizelgesini veriyorum.

Biliminin özel’lerini bu denli çoğalttığı bir çağda, şu söz ne kadar da anlam kazanıyor: “Kişiler arasında bu kadar değişkenlik olmasaydı, tıp bir sanat değil, bir bilim dalı olurdu”.

Sağlıkla kalın.

0 yorum:

Yorum Gönder