26 Ocak 2010 Salı

Prestij

Film seyretmeyi severim. Bende iz bırakanlarını da mutlaka arşive alır, bazen eş, dost, arkadaşla, bazen de kendi başıma tekrar izlerim. Hafta sonu arşivimi düzenlerken bir tanesini seçip tekrar izledim. Son zamanlarda hızla içine sürüklendiğimiz karmaşa ve bunu besleyen yanılsamaların sistematiğini sanki bir anda karşımda gördüm.
Yazının başlığı, tekrar izlediğim ve bir kez daha, farklı bir açıdan etkilendiğim filmin adı.. İllüzyon, diğer deyişle yanılsama hakkında çok güzel bir yapıt; herkese izlemesini öneririm.

Film süresince, bir anlatıcı, etkileyici bir ses tonuyla, belirli aralıklarla bir şeyler anlatır. “Dikkatli bakıyor musunuz?” diye başlar sizle sohbete ve devam eder:

“Her sihirbazlık numarası üç bölüm ya da perdeden oluşur. Birinci bölüme Vaat denir. Sihirbaz size sıradan bir şey gösterir; iskambil destesi, bir kuş, ya da bir insan. Son derece gerçek, üzerinde oynanmamış, normal bir şey olduğunu görmeniz için nesneyi incelemenizi ister. İkinci bölüme, Dönüştürme denir. Sihirbaz nesneyi alır ve onu olağanüstü bir şeye dönüştürür veya yok eder. Siz bu sırada hilenin sırrını ararsınız ama bulamazsınız. Çünkü dikkatli bakmazsınız. Siz sırrı bilmek değil, kandırılmak istersiniz. Nesneyi bir abrakadabra ile yok etmiştir ama henüz alkışlamazsınız; çünkü bir şeyi yok etmek önemli değildir, onu geri getirmek gerekir. İşte bu yüzden her sihirbazlık numarasında bir üçüncü perde bulunur, yani en zor bölüm; Prestij bölümü.”

Arka plandaki bu konuşmayı dinlerken, filmde bir sihirbaz, içinde kuş olan bir kafesin üzerine örtü örter. Ellerini havaya kaldırır, olanca kuvvetiyle örtüye, dolayısıyla kafesin üzerine vurur. Kafes de kuş da yok olmuştur; masanın üzerinde sadece örtü kalmıştır! Salona tam bir şaşkınlık ve sessizlik hakimdir. O sırada, seyirciler arasında bulunan küçük bir çocuk, “Onu öldürdü!” diye ağlamaya başlar. Çevresindekiler kuşun ölmediğini, geri geleceğini söyleyerek çocuğu susturmaya çalışırken, sihirbaz, yakasındaki karanfili eline alır, başka bir örtüyle örter. Örtüyü kaldırdığında artık elindeki karanfil değil, kuştur; az öce kafeste neşeyle kanat çırpan kuş.. Fakat çocuk tekrar ve daha kuvvetli ağlamaya başlar: “Hayır, onu öldürdü, bu o değil; kuşun kardeşine ne oldu?”

Salondakiler Prestij’i kabul etmiş coşkuyla alkışlarken, çocuk Dönüşüm’deki aldanışın ve Vaat’in geri gelmemek üzere yok edilişinin acısıyla ağlamaktadır.
Filmi izlemeye devam ettikçe görürsünüz ki, her şey son derece planlı bir aldatma mühendisliği üzerine kurulmuştur: Kafes, yukarıdan vurulduğunda telleri birbirine geçerek yamyassı hale gelebilen bir mekanizmaya sahiptir. Masada, bu vuruşun şiddetiyle içeriye giren ve yassı kafesi alttaki gizli çekmeceye düşürüp yok eden hareketli bir yüzey vardır. Evet, kuvvetle vurunca kafes katlanmış, iç çekmeceye düşerek yok olmuş, masada sadece örtü kalmış, bu sırada kuş da kafesle beraber ezilerek ölmüştür. Sahne arkasında, diğer gösterilerde kullanılacak olan düzinelerce kuş, yeni katlanır kafesleri içinde sırasını beklemektedir.
Gösteriyi yapan, çocuğu asla susturamayacağını anlamıştır. Sahneden iner, yanına gelir, küçük bir hileyle çocuğun kulağından bir para çıkararak kendisine verir. Çocuk parayı alınca susar. İllüzyonist çocuğa şunu söyler: “Sırrı kimseye söyleme. Anlatman için peşinden koşarlar; söylediğin anda gözlerinde bir hiç olursun. Anlatacağın sır hiç kimseyi etkilemez; kullandığın hile ise her şeydir!”


İşte o an koptum! Tam da bu!.. dedim kendi kendime, yaşanan tam da bu! Hayatın her alanında ama özellikle mesleğimde yaşanan kesinlikle bu: Sihirbaz, planlı, programlı, prova edilmiş düzeneklerle hepimizin dikkatini dağıtarak kuşu öldürüyor..

İlacı ucuzlatıyorum diyerek Vaat bölümünü oluşturuyor. Seyircinin dikkatini sahneye odaklıyor.
Kafes içinde bir Micardis kuşu getiriyor. Üzerine bir örtü örtüyor.

Sonra Dönüşüm bölümü başlıyor; jumbojenik, eşlenik, biyojenerik, eşdeğer, abrakadabra!.. deyip, olanca kuvvetiyle vuruyor örtülü kafese. Kafes de, Micardis kuşu da yok oluyor.

Prestij bölümünde, cebinden bir ampul çıkarıyor; elindeki ampulü başka bir örtüyle kapatıyor; örtüyü açtığında yine aynı kuş..

Dikkatli bakıyor musunuz? Bu kuş, o kuş değil; bu Micardis Plus kuşu!

İkisi de aynı gibi gözüküyor, fakat değiller: Tansiyon düşürücü Micardis’in tek etken maddesi var, telmisartan. Oysa aynısı zannettiğiniz eşdeğer Micardis Plus’ınki ise telmisartan artı hydroclorotiazid.

Hydroclorotiazid, kuvvetli bir idrar söktürücü! Micardis kullanan yüksek tansiyonlu diyaliz veya şeker hastası, Micardis Plus kullanacak olursa, sonuç üzücü olur. Tek etken maddeli ilaçla tansiyonunu kontrol edecekken, artık bir de idrar söktürücü etken madde kullandığından, vücut kimyası, elektrolit dengesi bozulur.

Ve siz seyirciler, gösteri öncesi hiçbir fiyat farkı ödemeden almakta olduğunuz bu ilacı, gösteri sonrasında artık 11.75 lira fark ödeyerek almaya başlarsınız. Evet, 60 liralık fiyat 45 liraya düşmüştür, ama dikkatli bakarsanız, ek ödeme ve farklı etken maddeyi görürsünüz!
Sahne arkasında, diğer gösterilerde kullanılacak olan düzinelerce kuş, yeni katlanır kafesleri içinde sırasını beklemektedir:

6.87 liralık Beloc Zog 50, Prestij öncesi 1.62 lira fark ödediğiniz kuştur. Prestij sonrası yine 6.87 liradır ama artık 2.22 lira fark ödersiniz.
1.36 lira fark ödediğiniz 26.91 lira etiketli Lansor 30/28 kuşu, gösteri sonrasında 3.73 lira fark ödediğiniz 25.50 lira etiketli bir kuş olmuştur.
Vaat, fiyatı düşürmek. Fakat dikkatli bakmazsanız, kafesteki 2.50 liralık Bephanten Krem’in Prestij sonrası 4.50 liraya Dönüşüm’ünü göremezsiniz. Aynen Vicks Pomat’ın 2.40’tan 5.90’a dönüştüğünü göremediğiniz gibi..

Ampulden kuş yapan illüzyonist, ilaç fiyatını düşürerek tasarrufunuzu Vaat ediyor. Dönüşüm’de eczacıyı mağdur ediyor, vatandaşın sağlığını riske atıyor ve cebini boşaltıyor.

Dikkatli bakıyor musunuz? Prestij’e iyice bakın.

Sağlıkla kalın.

0 yorum:

Yorum Gönder